Haberler

24 Kasım Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretmenliği Paneli
34. YADOT Toplantısının haberi, Hürriyet'te yer aldı.

24 Kasım Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretmenliği Paneli - Haberler - YADOT | Yabancı Dil Olarak Türkçe Eğitim Derneği

İSTANBUL,(DHA) – Yabancı Dil Olarak Türkçe Eğitim Derneği (YADOT) ile Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ)Türkçe ve Yabancı Diller Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÜMER) iş birliği ile Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretmenliği Paneli gerçekleştirildi.

Üniversitenin Haliç yerleşkesinde düzenlenen etkinlikte ‘dil öğretmeni kimdir, öğretim ortamı, öğretmen yetiştirme, özlük hakları’ gibi konular incelenip konuşuldu.

Sahada çalışan akademisyenler, öğreticiler, sivil toplum, özel sektör, resmi kurum ve kuruluş temsilcilerinin panel düzeyinde bir araya getirilmesini, yabancı dil olarak Türkçe öğretenlerin 24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle, öğretmenlik mesleği içindeki yeri, dünden bugüne içinde bulundukları öğretim ortamı, donanımları ve özlük haklarının her yönüyle tartışılmasını hedefleyen toplantıya katılım ise yoğundu.

Haberin devamı için tıklayınız.  hurriyet.com.tr

FSMVU'nun haberi:

Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretmenliği Paneli

Yabancılara Türkçe öğreten öğretmenler, alan bilgisi, mesleki yeterlik ve kültürel iletişim becerisi etrafında mesleklerini konuştu.

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ) Türkçe ve Yabancı Diller Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÜMER) ile Yabancı Dil Olarak Türkçe Eğitim Derneği (YADOT) iş birliğiyle Haliç Yerleşkesinde düzenlenen “Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretmenliği Paneli” öğretmenlerin problemlerini ve önerilerini tartışmaya açtığı bir platform olarak tasarlandı. “Dil Öğretmeni Kimdir?”, “Öğretmen Yetiştirme”, “Öğretim Ortamları” ve “Öğretmenlerin Özlük Hakkı” başlıklarında tartışmaya açılan konu, konuşmacıların deneyimleriyle derinleşti.

“Dil kültürle birlikte öğrenilmelidir”

YADOT Eğitim Derneği Başkanı Atanur Memiş yönetiminde ilerleyen programda konuşan FSMVÜ Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Musa Duman, ihtiyaca göre dil öğrenme yönteminin öğrenme sürecini kolaylaştırıp hızlandıracağını vurgulayarak; “Türkçe öğretmenleri genelde gramer ağırlıklı ders anlatır. Bu dersleri sevimsizleştiriyor. Türkçenin bir uzmanının bilmesi gereken bilgileri ilkokul çağındakilere anlatmaya çalışıyoruz. Bu durum yabancılara dilimizi öğretirken de yaşanıyorsa yöntem değiştirilmelidir. Osmanlı’da olduğu gibi bir dilin doğal ortamda kültürüyle birlikte öğrenilmiş olanı daha kalıcıdır.” diye konuştu.

“Türkiye eğitim pazarı olursa Türkçe ilerler”

İstanbul Üniversitesi Dil Merkezi Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Yalçın Yılmaz, Türkiye’nin eğitim pazarı haline gelmesiyle Türkçenin ilerleyeceğini belirterek; “Bir dil sadece kültürle muhabbetle turistik şeylerle öğrenilmiyor. Onun bir ihtiyaç haline dönüştürülmesi gerekiyor. Yani uluslararası öğrencilerin tercih ettiği bir ülke konumunda olmamız şart.” dedi.

Türkçenin bilim dili olarak da kullanılması için geniş bir bakış ve sorumlulukla meselenin ele alınması gerektiğini ifade eden Yılmaz, TÜMER’lerin yabancıların Türkiye’ye giriş kapısı olduğunu, bu yüzden yabancı dil olarak Türkçe öğretenlerin dünyaya bir bütün olarak bakabilen ve mesleğini aşkla yapan insanlar olması gerektiğini söyledi.

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Öğr. Üyesi Dr. Mustafa Çetin, yabancılara Türkçe öğretenlerin büyük bir sorumluluk altında olduklarını kaydederek; “Yabancılara Türkçe öğreten hocalar olarak devamlı cephedeyiz. Öğrencilerin yüksek ihtimalle Türkiye’de sosyolojik anlamda karşılaştıkları ilk kişi biziz. Yani biz cephede onlarla yüz yüzeyiz. Bizim konuşmamızdan davranışımıza kadar birçok şeye dikkat etmemiz gerekiyor.” ifadelerini kullandı.  

“Bir öğretmen önce iletişimci olmalıdır”

YADOT Yönetim Kurulu Üyesi Çağatay Dönmez, özel sektör kurslarındaki öğretmenlerin eğitim becerilerine dönük programların arttırılması gerektiğini vurguladı. Öğretmenlerin dil öğretmeyle aslında kültürler arası etkileşimde bulunduklarını aktaran Dönmez; “Değişik ülkelerden insanlara Türkçe öğretiyoruz. Hepsinin kültürleri farklı. Dil öğretiminde öğretmenlerin tüm kültürlere hâkim olması gerektiğini düşünüyorum. Bir öğretmen en başta iletişimci olmalı. Bu konuda eksiklik görüyorum.” diye konuştu.

İbn Haldun Üniversitesi Öğr. Üyesi Dr. Emine Huşoğlu Doğan ise alanda bir teslimiyet ve denetim mekanizması sorunu olduğunu, öğretmenlerin birçok sorunla tek başına ilgilenmek zorunda kaldıklarını dile getirdi.

“Öğretmenliğin temel noktası tutkudur”

İstanbul Şehir Üniversite Öğr. Üyesi Şebnem Graf öğretmenlik mesleğinin kendisi için ne anlama geldiğini ve iyi bir öğretmenin niteliklerini dinleyicilerle paylaştı. Öğretme büyüsü olmadan öğretmenliğin tam anlamıyla yapılamayacağını dile getiren Graf, “Öğretmenliğin temel noktası tutkudur, anahtar kelimesi ise yakınlık kurmaktır. Dezavantajlı gruplardan, farklı milletlerden öğrencilerimiz var. Onların halinden anlamak önemli. Farklı kültürlerden insanlarla çalışıyoruz. Hepsinin özel bir hikâyesi var. Onları dinleyerek kendi gücümüzü de görüyoruz aslında.” dedi.

Konuşmaların ardından dinleyici koltuğunda oturan öğretmenlerin de fikirleriyle katıldığı bir taslak rapor oluşturuldu. Raporda; öğretmen yetiştirme programlarının standart hale gelmesi, öğretmen yeterlikleri konusunda çerçeve metni hazırlanması, öğretmenler için iletişim becerisini geliştirecek eğitimler düzenlenmesi, yabancılara Türkçe öğretimi alanında lisans programının açılması ve ders yüklerinin iyileştirilmesi önerisinin de bulunduğu ondan fazla madde yer aldı.

Kaynak: http://tumer.fsm.edu.tr/haber/yadot-2018-11-26-16-15-11pm

Bu sayfadaki ve yadot.org'daki bilgi, belge ve malzemeler kaynak göstermeden kullanılamaz.